Emirhisar Kasabası, Balçıkhisar Mahallesi, Dedeköy Mevkii’de bulunan Dedeköy Camii’nin plan ve malzeme özelliklerinden XV. ya da XVI.yüzyılda yapılmış olabileceği anlaşılmaktadır. Cami, 14 x 14 m ölçülerinde ve kare planlıdır. Kare gövdeden kubbeye geçiş tromplarla sağlanmıştır. Malzeme olarak kubbe, kemer, tromp gibi elemanlarında tuğla; duvarlarında ise devşirme taşlar kullanılmıştır.Caminin pencereleri iki sıra halindedir.
Alt sıradakiler dikdörtgen şeklinde olup, yanlarda üç, girişte iki adettir. Üst sırada ise her duvarda sivri kemerli birer penceresi vardır. Fakat kapı üzerine rastlayan pencere dolap olarak değerlendirilmiştir. Kubbe kasnağında ise sekiz adet pencere bulunmaktadır.
Mihrabı beş kenarlı bir niş şeklinde ve beş sıra mukarnas kavsaralıdır. Mihrap bir sıra kaval silme ile süslenmiştir. Üzeri ise bir sıra palmet dizisiyle taçlandırılmıştır. Ahşap olduğu zannedilen minberinin sadece yerine ait izi kalmıştır. Caminin, süsleme bakımından pek özelliği bulunmamaktadır. Sadece tromp kemerlerinde ve kubbenin bazı bölümlerinde palmet dizisi izleri görülmektedir. Sivri kemerli pencere alınlıklarında ise şimdiki haliyle bir süsleme izi yoktur.
Minare, caminin kuzeydoğu köşesinde yer almaktadır. Minarenin kaide yüksekliği, caminin duvar yüksekliği ile aynı seviyededir. Kare kaideden silindirik tuğla gövdeye geçiş piramidal pabuç ile sağlanmıştır. Minarenin girişi cami içinde, kuzeydoğu köşededir. Külahı yıkılmıştır.
Caminin kuzey duvarına 5 m kadar mesafede, kare planlı ve üzeri kubbe ile örtülü bir türbe yer alır. Duvarları camide olduğu gibi devşirme taş ile inşa edilmiştir. İçinde kime ait olduğu bilinmeyen dört adet mezar bulunmaktadır. Cami ve türbeye yaklaşık 30 m mesafede bulunan 3×3 m ölçülerindeki mekanın bir hamama ait olduğu anlaşılamaktadır. Cami ve türbenin bulunduğu parselin bitişiğinde bir Hazire bulunmaktadır(Çakmak 1991).
Kaynak: Denizli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
DEDEKÖY ( DEDELER ) EFSANESİ
Anadolu Selçuklular döneminde yapılan Çivril Ovası’nın en ünlü camisi…Ve Çivril Ovası’nın en kutsal mekanı: Dedeköy. Köylüler kurak günlerde türbe etrafında adaklık koyunu döndürür ve yağmur duasına başlardı. Adaklar burada yapılır ve herkese pilavlar yedirilirdi. Kimse taşına dokunamazdı. Her taşı mübarek bilinirdi. Büyükler çocuklarını; “Bir taşını alıp evine götürürsen, gece dedeler gelir seni rahatsız eder, korkutur ve taşı geri götürürler.” diyerek uyarırlardı. Bu yüzden kimse, Dedeköy’den bir parça taş alamazdı.
Derken bir rivayet çıktı. Dedeköy’de altın leylek bulunduğu söylendi. Yunanistan’a giden Rumların altınlarını Dedeköy’e gömdüğü rivayeti çıktı. Gözünü altın bürümüş defineciler şeytana uydu ve camiyi talan etmeye başladı. Her tarafını kazdılar, duvarlarını söktüler, akustiği sağlasın diye kubbelerde duvar içine yerleştirilen boş testileri kırdılar. Türbede bulunan kabirleri kazdılar, deştiler. Altın hırsı, efsaneyi yok etti. Dedeköy halkın gönlünden silindi. Unutuldu. Artık namazlar kılınmaz, adaklar adanmaz, yağmur dualarına çıkılmaz oldu. Yakın zamana kadar böylesine garipti bu tarihi cami.
Efsane kaynak: www.yesilcivril.com